Milli birlik ve beraberliğimizin 5 kilometre taşı
O aziz milletin iktidar ve muhalefette görev verdiği ve “hüsn-i hâtime”yi çok istediklerini bildiğim liderlere tavsiyelerim şunlardı:
1.Ülkede Tanzimat’tan bu tarafa devam eden Ali Fuat Başgil’in ifadesiyle “ölmek istemeyen mazi (sağcılar) ile hayata doğmak isteyen istikbali (solcular)” barıştırın, aralarındaki pürüzleri, yanlış anlamaları ve iletişim eksikliğinden kaynaklanan soğukluğu giderin.
2.Alevi ve Sünni’nin aynı dinin farklı yorumları olduğunu kabul eden iki değerli topluluk olduğu bilinciyle birlikte, onları sadece savaş ve terörle mücadelede değil, barış zamanında da el ele ülkenin birlik ve beraberliğine destek verecekleri bir toplumsal zemin oluşturun.
3.Türkler ve Kürtlerin bu toprakları bin yıldan beri paylaşan iki bahadır kardeşler olduğu gerçeğinden hareketle, onların aralarında terörün bir kıymık olarak kalmasına müsaade etmeyin ve bu problemi sıfırlayın.
4.Sahiller ve Trakya ile İç Anadolu/Karadeniz arasındaki yaşam tarzı farklılığına saygı anlamında iki kesiminde atması gereken adımlara siz liderler bizzat örnek olarak öncülük yapın ve bu ayrılığa da nokta koyun.
5.Kur’an ve Sünnet rehberliğinde İslam’ın bu zamana, bu coğrafyaya, bu topluluklara sunduğu saadet teklifini bütün tarafların katıldığı istişarelerle netleştirin.
Devlet Bahçeli’nin başını çektiği ve başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın olmak üzere diğer liderlerin destek verdiği bu beş temel problemi çözmek, milletin birlik ve beraberliğini sağlayacak, kalpleri/gönülleri birleştirecek, kısaca; iç cepheyi güçlendirecek adımlar yüreğimize su serpiyor.
Bizler de millet olarak bu beş temel meselede; -Hz. Peygamber (s.a.v.) Hacer’ül-Esved’i yerleştirirken kumaşın bütün kabile temsilcilerinin kumaşın kenarından tutması gibi- toplumda temsil edilen bütün görüş ve düşüncelerin sahipleri olarak lütfen katkı ve katılımlarımızla çözümün bir parçası olalım.
Bin yıldan fazla bir süredir İslam’ın bayraktarlığını ve bahadırlığını yapan bu aziz ve vefalı millete de bu yakışır.
Allah Teâla, cümlemize “hüsn-i hâtime” nasip etsin inşallah.