Nakıs/Noksanlık/İmtihan
Paylaş:
26 Haziran 2023
Ana vatanımız cennetti.
Rabbimiz cennette emeğimiz olsun istedi.
Ve cennete göre daha aşağı olan ve isminde de o anlamı taşıyan dünyaya indirdi.
Ve imtihan başladı…
Dünya cennetin benzer ama eksik olarak numunelerini bize sunan noksanlıklarla doldurulmuştu.
O eksiklikleri nasıl tamamlayacağımız Nebiler ve kitaplarla anlatıldı hepimize.
Bir misalle açıklayalım bu hususu:
“Sizi mutlaka korkuyla, açlıkla, (sahip olduğunuz) mallarınızın bir kısmını eksiltmekle (ya da telef etmekle), can kaybına uğratmakla (veya sakatlığa maruz bırakmakla), mahsulünüzü afete uğratmakla (kıtlıkla) imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara, 2/155)
Bir Özbek atasözü der ki:
“Elli yaşına ulaşıp ta yataktan kalktığında bir yerin ağrımıyorsa insan değilsin.”
Allah Teâlâ atasözünde anlatılan gerçeğe şu ayetle işaret eder:
“Biz kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (yaşlandıkça güç ve yeteneklerini azaltır, noksanlarını çoğaltırız). Hala akıllarını kullan (arak bütün bu anlatılanlardan ders al) mayacaklar mı?” Yasin, 36/68.
İnsan ve yaşadığı dünyanın bu noksanlıklarla dolu yapısından dolayı “mükemmel” lik söz konusu değildir.
Bu noktadan “mükemmeliyetçilik” psikiyatri biliminde “obsesyon/takıntı” olarak hastalıklar arasında kabul edilmiştir.
Eskiler bu hakikati şöyle dillendirir:
Bazen hasen (güzel) ahsenden (daha güzel) daha ahsendir. (daha güzeldir)
Öyleyse dünyayı pay ahreti/cenneti payda kabul edelim ve imtihanın çok bilinmeyenli denklemini çözelim.
Ahiretin/Cennetin hesaba katılmadığı hiçbir denklemin çözülemeyeceğini bilelim.
Asıl hayatın ahret hayatı olduğunu, dünya hayatının çok kısıtlı, noksanlıklarla dolu, kısa bir demo dan ibaret olduğunu unutmayalım olur mu?
Rabbimiz cennette emeğimiz olsun istedi.
Ve cennete göre daha aşağı olan ve isminde de o anlamı taşıyan dünyaya indirdi.
Ve imtihan başladı…
Dünya cennetin benzer ama eksik olarak numunelerini bize sunan noksanlıklarla doldurulmuştu.
O eksiklikleri nasıl tamamlayacağımız Nebiler ve kitaplarla anlatıldı hepimize.
Bir misalle açıklayalım bu hususu:
“Sizi mutlaka korkuyla, açlıkla, (sahip olduğunuz) mallarınızın bir kısmını eksiltmekle (ya da telef etmekle), can kaybına uğratmakla (veya sakatlığa maruz bırakmakla), mahsulünüzü afete uğratmakla (kıtlıkla) imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara, 2/155)
Bir Özbek atasözü der ki:
“Elli yaşına ulaşıp ta yataktan kalktığında bir yerin ağrımıyorsa insan değilsin.”
Allah Teâlâ atasözünde anlatılan gerçeğe şu ayetle işaret eder:
“Biz kime uzun ömür verirsek, onu yaratılış itibariyle tersine çeviririz (yaşlandıkça güç ve yeteneklerini azaltır, noksanlarını çoğaltırız). Hala akıllarını kullan (arak bütün bu anlatılanlardan ders al) mayacaklar mı?” Yasin, 36/68.
İnsan ve yaşadığı dünyanın bu noksanlıklarla dolu yapısından dolayı “mükemmel” lik söz konusu değildir.
Bu noktadan “mükemmeliyetçilik” psikiyatri biliminde “obsesyon/takıntı” olarak hastalıklar arasında kabul edilmiştir.
Eskiler bu hakikati şöyle dillendirir:
Bazen hasen (güzel) ahsenden (daha güzel) daha ahsendir. (daha güzeldir)
Öyleyse dünyayı pay ahreti/cenneti payda kabul edelim ve imtihanın çok bilinmeyenli denklemini çözelim.
Ahiretin/Cennetin hesaba katılmadığı hiçbir denklemin çözülemeyeceğini bilelim.
Asıl hayatın ahret hayatı olduğunu, dünya hayatının çok kısıtlı, noksanlıklarla dolu, kısa bir demo dan ibaret olduğunu unutmayalım olur mu?