Türkiye’nin para babalarının geçmiş dönemlerde faiz artırmamayı iktisat biliminin temel öğretilerine aykırı bulan açıklamalarını kös kös dinleyenler bu günlerde acizlenmeye başladılar. Bu gün öykünenler ekonomi programı üzerinden o dönemde devlete kafa tutanlara tek kelime laf etmediler. Yani iş insanları olarak bindiğiniz dallar tek tek kesilirken sessiz kaldınız. Maalesef ticaret erbabının çatı kuruluşu TOBB ise bu işlere durun bakalım siz ne diyorsunuz bile diyemedi. Şimdi 2024 yılının ilk 500’ne giren sanayi firmalarıyla ilgili yapılan açıklamalarda diyorsunuz ki: “kazandığımız parayı faize veriyoruz” ya da “enflasyonu dizginlemenin bedelini sanayiciler ödüyor” diye. hiç kusura bakmayın bu açıklamaları o zaman yapacaktınız ki bir anlamı olsun ama artık iş işten geçti. Ayrıca bu ülkede yüksek enflasyonun bedelini ödeyen birileri varsa o da dar gelirli kesimlerdir. Bunların dışında kimin sesi gür çıkıyorsa konfordan başka bir kayıpları yoktur. Sizleri anlıyoruz Türkiye’de büyük zenginler ne zaman seslerini yükseltirse genellikle hep devletten bir şeyler koparmanın yollarını arıyorlar lakin dönem o dönem değil. Ortada çözülmesi gereken deprem kaynaklı maliyetler var.

Sanayicilerimizin faiz kaynaklı büyük finansman sorunlarının olduğunu inkâr etmiyoruz ama sorun faiz meselesinden daha büyüktür. Türk sanayisinin rekabet gücünü zorlayan asıl sorun yüksek teknoloji ürün üretimine yönelik kabiliyetlerinin istenilen seviyede olmamasıdır. Bu durum da ülkemizin dış pazarlardaki rekabet gücünü giderek zayıflatmaktadır. Özellikle son 50 yıldır sanayiye yönelik üretim teşviklerinin yerli yerinde kullanılmaması ya da faaliyet dışı alanlara kanalize edilmesi üzerinde durulması gereken başka bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Açıklanan 500 firmadan yüzde otuzunun zarar açıklaması da bu eksende değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak faiz üretimin baş belasıdır. Şirketlerin finansman yükünü artırdığı için arz kaynaklı enflasyonu yükseltir. Ticaret erbabı da maliyet artı kar kavramıyla hareket ettiklerinden dolayı yüksek enflasyonun bedelini tüketiciler öder. Sanayicilerimiz sorunlarına çözüm arıyorlarsa yüksek teknolojiye, AR-GE yatırımlarına, verimliliğe, markalaşmaya ve inovasyona daha fazla kaynak ayırmalılar.