Tüketicilerin haklarını ancak helalleşme ahlakı korur
Tüketicilerin Haklarını Ancak Helalleşme Ahlakı Korur Kazanma ahlakının sorgulanmadığı bir ekonomik düzenin vicdanı yoktur. Son yıllarda sanal ticaretin yayınlaşmasıyla birlikte ürün teslimlerinde yaşanan sıkıntılar tüketicileri canından bezdirmeye başladı. Maalesef bu durum normal ticarette de yaşanmaya başladı. Her ne kadar satılan ürünler hukuki metinlerle garanti kapsamına alınsa da dava süreçlerinin uzaması ve uzun yazıların içerisine satıcıları koruyacak kısa cümlelerin dercedilmesi maalesef tüketicilerin canına od tıkamaktadır. Bizim kadim geleneğimizde ayıplı mal “satıcıları için” bir utanç kaynağı olarak görülür kimse kendi kazancına haram bulaştırmak istemezdi. Herkes evine götüreceği ekmeğin helal olmasına özen gösterirdi. Müşterilerin hakkını kanunlar değil helalleşme ahlakı korurdu. Alıcıyla satıcı arasındaki ticari ilişkiyi ahlak kuralları belirlerdi. Maalesef enflasyon illeti son 200 yıldır toplumumuzu öyle bir hala getirdi ki herkes kazancının haram ya da helal olmasını umursamadan karlılığını düşünmeye başladı. Devlet tüketicilerin haklarının güvence altına alınması için 6502 sayılı kanunu çıkardı. Yetmedi Tüketici Hakem Heyetleri, Piyasa Gözetimi ve Denetimi Genel Müdürlüğü gibi kurumlarla vatandaşların yanında oldu ama içindeki kul hakkı korkusunu öldürmüş tacirler her hâlükârda vatandaşları kandırmanın bir yolunu bulmakta daha mahir davrandılar. Özetleyecek olursak değer odaklı bir ekonomi yerine her hal ve şarta çıkar odaklı bir ekonomi anlayışıyla gelinecek son nokta ticari ahlak iflasıdır. Ve maalesef hiçbir kanuni düzenleme ya da denetleme bu ahlaksızlığın önüne geçemez. Son söz: “Ticareti kalite büyütür, güven derinleştirir, ahlak uzun ömürlü yapar.”