Faiz dışı bütçe açığı yönetilebilir mi?
Merkezi yönetim bütçe uygulamalarının ocak-mart dönemi verileri irdelendiğinde faiz dışı bütçe dengesi meselesinin üzerinde özenle durmamız gerektiği görülmektedir. Ebetteki ülkemizin üzerinden silindir gibi geçen depremin getirdiği ilave maliyetler bütçe açığı sorununun temel parametresi olarak görmezden gelinemez. Bu sorunu görmezden gelerek yapılan tüm yorumlar temelsiz ve ekonomik gerçeklerden uzak değerlendirmelerdir. Bu manada ekonomi yönetimini bütçe açığı üzerinden köşeye sıkıştırmaya kalkmak hiç de adil değildir. Önemli olan deprem harcamaları çıkarıldığında bütçede faiz dışı açığın olup olmadığıdır. Çünkü Türkiye’nin deprem nedeniyle baş etmek zorunda olduğu maliyetler; gelişmiş ülkeler dâhil olmak üzere birçok ülkenin altından kalkamayacağı maliyetlerdir. Buna rağmen bütçe disiplininden taviz verilmemesi bütçe açığının yönetilebilir düzeyde olmasına imkân sağlamıştır. Ayrıca ülkemizin kamu borç yükü milli gelirle kıyaslandığında dünyadaki birçok ülkeden çok daha iyi durumda olduğumuz gerçeği de azımsanacak bir durum değildir.
Ekonomi yönetimi faiz dışı bütçe dengesini sağlamak için son dönemlerde kamu maliyesi için oldukça önemli olan iki konuya odaklanmış durumdadır. Bunlardan birincisi kayıt dışılıkla etkin mücadele kapsamında gelirleri artırmak için saha denetimlerinin artırılmasıdır. Bu denetimlerde özellikle hasılat tespiti yaparken yapay zekâ uygulamalarından istifade edilmeye başlanması gönüllü vergi uyumu açısından oldukça önem arz etmektedir. İkincisi ise bütçe disiplininden taviz verilmeden giderleri azaltmaktır. Burada dikkat edilmesi gereken mevzu ise kamu tasarruflarında dar gelirli ve ücretli kesimlerin hayatını zorlaştıracak uygulamalardan uzak durmaktır.
Özetleyecek olursak arızi deprem giderleri çıkarıldığı faiz dışı bütçe dengesi yönetilebilir olmakla birlikte; merkezi yönetim bütçe gelirleriyle faiz dışı giderleri karşılayarak faiz dışı fazlaya odaklanmak gerekir.