Türkiye yıllardır OECD ülkeleri içerisinde büyüme oranlarıyla adından en çok söz ettiren ülkelerden birisi olmasına rağmen; büyümenin getirdiği karlılık seviyelerinin minimum seviyelerde olması nedeniyle yüksek montanlı büyüme rakamları toplumsal refah artışına yeterince katkı sağlayamıyor. Bunun en temel sebebi teknolojiye dayalı ürün üretimini ivmelendirecek nitelikli büyümede bir türlü istenilen seviyeyi yakalayamamış olmamızdandır. Son yıllarda ihracat odaklı büyüme modelinin ekonomik bir politika tercihi olarak OVP’de zikredilmesinin asıl sebebi de budur. Çünkü bu ülke için derdi olan herkes biliyor ki; kilogram başına düşen ihracat gelirini artırmanın tek yolu nitelikli büyümeden geçiyor.

Peki, nasıl olacakta nitelikli büyüyebilmeyi başaracağız ya da bunu başarabilecek yeterince nitelikli iş gücü potansiyelimiz var mıdır? Aslında bu ya da benzeri soruların tamamının cevapları pandemi süreciyle birlikte toplu bir şekilde verilmiş oldu. Çünkü farklı gerekçelerle yıllardır örselenen, yeterince farkında olamadığımız meslek liselerini bu dönemde fark etmiş olduk. Bu okullarda okuyan gençlerimiz kendi akranları kafelerde oyun salonlarında cirit atarken; onlar nasıl solum cihazı üretebilirizin derdiyle Türkiye’nin geleceğe dair umutlarını büyütüyorlardı.

Ülke olarak batı tipi üretim standartlarıyla aradaki mesafeyi kapatmanın yolu nitelikli iş gücü potansiyelinin artırılmasına bağlıdır. Bu işinde olmazsa olmazı meslek liselerini; Türkiye’nin ekonomik hedeflerini gerçekleştirebilmesi için vazgeçilmez olarak görmekten geçiyor. Daha net bir şekilde ifade etmek gerekirse; bu liseleri ülkemizin öncelikli gündem maddesi haline getirmeden; batılıların endüstri serilerinden 5.0’ı konuştuğu bir dönemde bizler hayal kurmaktan daha ileri gidemeyiz.

Türk sanayisinin asıl sorunu işgücüne katılım çağındaki gençlerimizin mesleksizlik sorunudur. Bu problemi kalıcı olarak çözebilmenin yolu da Türk toplumunun meslek liselerine bakış açısını değiştirmekten geçiyor. Son dönemlerde ücretli staj uygulamaları, proje meslek liselerinin artırılması, sanayi işbirliklerinin yaygınlaştırılması gibi projelerle bu okullar ayağa kaldırılmaya çalışılsa da hala istenilen seviyede değiliz. Bu okullara bakış açısını değiştirmek için mühendislik fakültelerine girişleri meslek liselerinden başlatmak gerekir.

Kısaca özetlemek gerekirse; işgücü kalitesinin artırılması, teknolojik adaptasyon, katma değerli üretim, büyüme ve işsizlik sorunun çözebilecek anahtar meslek liselerindedir. Nitelikli ekonomik büyümenin yolu da bu okullara gözümüz gibi bakmaktan geçiyor...