Seçimlerden önce dünyadaki krizleri bitireceğini, ölümleri durduracağını, Amerikalıların paralarını savaşlara harcamayacağını vadederek ikinci defa başkan seçilen ABD başkanı Trump imzalamış olduğu kaos kararnameleriyle adeta bir kriz adama dönüşmüştür. Göreve başladığı günden bu yana Kanada’yı, Çin’i ve Avrupa’yı ekonomik yönden diz çöktürmek için gümrük tarife uygulamalarını hayata geçirerek ticari savaşların fitilini ateşlemiştir. Ortadoğu’da İsrail adına vekâlet savaşçılığına soyunarak Siyonistlere olan diyet borcunu ödeyecek girişimleri hızlandırmıştır. Gazze’yi İsrail adına devralma planlarını Arap yöneticileri de işin içine dâhil ederek uygulamaya koymuştur. İslam beldelerini ele geçirmenin mali faturasını da Arap liderlere keseceğini açıkça deklere ederek uluslararası krizler dönemini başlatmıştır.

Trump,Ukrayna’daki savaşı bitireceğim derken asıl niyetinin savaşı bitirmek değil Ukrayna’nın zenginlilerine çökmek olduğunu; Ortadoğu’daki savaşı bitireceğim derken de gerçek niyetinin Filistin topraklarına çöküp Kudüs’ü ele geçirmek olduğunu açık etmiştir. Yapmayı düşündüğü zulümler karşısında eninde sonunda “Kudüs gücüne” sahip mazlumlar mutlaka galip gelecektir.

Trump,vergileri indireceğini, faizleri düşüreceğini, ABD’yi kripto paranın başkenti yapacağını, Çin mallarına ek vergi koyacağını, Fosil yakıt endüstrisini destekleyeceğini açıklayarak başladığı görevinin daha ilk günlerinde adeta dumura uğramış durumdadır. Amerikan başkanının faizleri indirme vaadine karşı; FED patronlarının faizleri indirmeyerek verdiği cevap bu adamı daha maçın ilk dakikalarında kalesinde doksandan gol yiyip karizmayı çizdiren bir kaleci durumuna düşürmüştür. Bu gidişle ABD’yi daha büyük yapmak için başladığı görev süresini ülkesini küçülterek tamamlayacaktır. Ayrıca en büyük destekçisi Elon Musk’un deyimiyle borç batağına saplanmış bir ülkeyi nasıl büyük yapacak buda oldukça tartışmalı bir durumdur. Bir başka çelişkili konu ise doları rezerv para olarak kullanmayan ülkeleri tehdit edip; kripto paralara alan açmak istemesidir. ABD’deki FED hükümranlığı buna izin vermeyeceği için FED’in karanlık dehlizlerinde kaybolup gidecektir. Çünkü Amerika’daki müesses nizamın varlığı dolara bağlıdır.


Kısaca Amerikan başkanı yaptığı açıklamalar, imzaladığı kararnameler, sağa sola savurduğu tehditlerle hem kendi ülkesinde hem de dış dünyada siyasi ve iktisadi açıdan adeta bir kriz adama dönüşmüştür. Ayrıca Amerikalıların dışardan mal almaya ihtiyaçları yokmuş gibi davranıp uygulamaya soktuğu gümrük tarifeleri; kendi vatandaşlarına başına hayat pahalılığı olarak dönecektir.