Dünya’da İsveç diye bir ülke var. Batı’da tüm pislikleri bünyesinde toplamış bir ülke. Ne kadar terör örgütü var hepsine hamilik yapabiliyor. Pkk yılardır bu ülkede varlığını özgürce devam ettirdi. Fetö’nün de gözde yerlerinden biri. Demokrasi ve ifade özgürlüğü adı altında son yıllarda 80 Kuran yakma eylemine ev sahipliği yaptı. Polislerini de bu alçak eylemcilere koruma olarak verdi. İsveç’te yaşayan bir büyüğümüzün dediğine göre son eylemci bir Iraklı. “Oturum izni alamamış ama bu eylemden sonra kesin verirler” ifadesini kullandı. Bakmayın Iraklı olduğuna dinini satan alçağın teki. Kimse Müslüman diyemez.  Şimdi alçak alçaklığını yapacak ta biz ne yapacağız. İsveç’te onlarca Müslüman topluluğu var. İslam Dünyasından yüzbinlerce Müslüman yaşıyor. “Efendim İsveç özgür ve demokrat bir ülke. Burada ifade özgürlüğü var” demek kendi inancına ihanettir. Fransa da ki gibi bir ayaklanma olsa bakalım bu demokrasi abideleri! buna izin verecek mi? NATO’nun kapısında bekleyen İsveç’e asla bu kapı açılmamalı. Bu alçaklar benim inandığım dinin kitabını yakanlara göz yumuyorsa bizimde bu anlamda elimizde ki kozu kullanmamız gerekiyor. İsveç’te Pkk hala cirit atıyor. Tutuklanan, göz altına alınan, iade edilen bir terör örgütü üyesi de olmadı bu zamana kadar. NATO’nun ileri karakolu diye gösterilen ülkemiz İsveç gibi pislik barındıran, kollayan ülkeleri korumak için risk almamalı. Zaten NATO başlı başına sıkıntılı bir birlik. İçine daha fazla pislik almanın alemi yok. Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığımızın sesi çok daha gür çıkmalıydı. Bunu beklerdim. Maalesef yeterli güçlü tepkiyi veremedi. Bu iş sadece bir siyasi mesele değil. Siyasi kınama ile geçiştirilmeden en yüksek tepkiyi gösterebilmemiz gerekirdi. Eyvallah…