Cumhurbaşkanı Erdoğan 10. Anadolu Medya ödülleri töreninde yaptığı konuşmada  “eline mikrofonu alan sokağa çıkıyor. Bunlar gazeteci değil, olamaz” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın, adı sosyal ancak sosyal olmayan, insanları birbirine düşürerek halkı kin ve düşmanlığa iten bu soytarılar için yaptığı tespit oldukça yerinde olmuş. Para karşılığı Şanlıurfalı birine söylettirilen “Ben Suriyeliyim. Asgari ücret alanlar düşünsün, ben vergi vermiyorum” gibi sözde röportajı hepimiz gördük değil mi? Bu sadece bir örnek. Özelikle seçim dönemlerinde tahrik eden, yönlendiren sorular soran, hatta kavga eden bu sanal  medya trollerine artık bir dur demenin vakti gelmedi mi? Erdoğan’ın da dediği gibi her beyaz önlük giyen nasıl doktor olmuyorsa, her cübbe giyen hakim olmuyorsa, eline her mikrofon alanda gazeteci olmuyor. Toplumu geren, ayrıştıran, tahrik eden, küfrettiren bu girişimlere asla izin verilmemeli. Bunu ne düşünce özgürlüğü ile ne basın özgürlüğü ile uzaktan yakından ilgisi yok. Sadece tıklanmak uğruna neler yapıldığını sanırım hepimiz biliyoruz. Suç sayılacak unsurlar görülünce göz altına alınanların “efendim basın özgürlüğü kısıtlanıyor” naralarına kanmıyoruz. Bu kişiler ne basın mensubu, ne yeri yurdu belli, ne de kime hizmet ettiği. Nedense seçim dönemlerinde sokaklara dökülen tayfaların kimlerden fonlandığını da ayrıca merak ediyorum. Eyvallah…